İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin kabulünden bu yana geçen 75 yılda Türkiye’de temel insan hakları AKP iktidarı döneminde yok sayıldı. İktidar beğenmediği her karar sonrası yargıyı baskı altına almaya çalıştı. 10 Aralık İnsan Hakları Günü’nde veriler hak ihlallarini ortaya koydu.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM), 2022 yılına ilişkin verilere göre geçen yıl en yüksek başvuru Türkiye’den yapıldı. Türkiye AİHM’e açılan 20 bin 115 dava ile ilk sırada yer aldı.
Anayasa Mahkemesi’ne 2023’ün ilk 9 ayında ise 80 bin 218 bireysel başvuru yapıldı. Yapılan başvuruların 46 bin 999’u sonuçlandı. 2023 Dünyada Özgürlük Raporu’na göre, Türkiye özgürlük puanında son 10 yılda en fazla düşüş yaşayan ülkeler arasında bu yıl beşinci sırada yer aldı.
Gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak için her hafta Galatasaray Meydanı’nda bir araya gelen Cumartesi Anneleri bu yıl birçok kez gözaltına alındı, polisin sert müdahalelerine maruz kaldı. Basın Özgürlüğü Endeksi’nde ise Türkiye, geçen yıla göre 16 sıra gerileyerek 180 ülke içerisinde 165. sırada yer aldı.
Türkiye, “sorunlu” kategoriden “vahim” kategorisine geçti. İzmir Barosu İnsan Hakları Merkezi yönetim kurulu üyesi Av. Ayşe Kaymak, “Depremi takip eden ilk iki günde gazeteciler dahil 90’dan fazla kişi gözaltına alındı. İnsanlık enkaz altında kaldı. İşkence ve kötü muamele devam ediyor” dedi.
GAZETECİLER HAPİSTE
*Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği verilerinin paylaşıldığı rapora göre, 40 gazeteci cezaevine konuldu.
*Yılın ilk 11 ayında en az 1772 işçi iş cinayetinde yaşamını yitirdi.
*Yılın ilk 11 ayında 399 kadın erkekler tarafından katledildi.
‘CAN ATALAY KARARI GÜVENCESİZLİĞİN ÖZETİ’
Türkiye İnsan Hakları Kurumu Vakfı (TİHAK) tarafından, 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü’ne ilişkin yazılı açıklama yapıldı. Yargıtay 3. Dairesi ve Anayasa Mahkemesi (AYM) arasında yaşanan yargı krizine dikkat çekilerek “Tutuklu Hatay Milletvekili Can Atalay hakkındaki karar nedeniyle yaşanan tartışma, insan haklarının siyasal iktidar karşısında güvencesizliğinin özetidir” denildi. Açıklamada, “Bugün insan hakları söylemi 18. yüzyılın liberal ve soyut insan hakları kavrayışından bile geridedir. Bu karanlığın aşılarak insan haklarının yaşama geçirilmesi için sivil toplum kuruluşlarına çok iş düşmektedir.”