1980’li yıllar…
O zamanlar TRT’de gazeteci olan Necla Zarakol eve biraz geç dönüyor.
TRT televizyonun Ana Haber Bültenini kaçırmıştır.
Kendi kendine “hay Allah, acaba önemli bir olay var mıydı” diye söylenirken, halının üzerinde legolarıyla oynayan kızı Ayşe başını kaldırıp ona “İspanya’da falanjistler, parlamentoyu basmışlar” diyor.
Bunu söyleyen Ayşe o tarihte sadece 4 yaşında.
Necla Zarakol kızına hayretle baka kalıyor.
Dün bana gönderdiği notta “galiba o zamandan belliydi Ayşe’nin bu tür konularla ilgileneceği” diye yazmış.
CAMBRIDGE’DE PROFESÖR
Aradan yıllar geçti…
Salı akşamı Kurçeşme Divan’da “Koç Üniversitesi Rahmi Koç Yılın Bilim İnsanı” madalya törenindeyiz.
Kürsüde, Dünyanın en köklü eğitim kurumlarından Cambridge Üniversitesi Öğretim Üyesi
Prof. Ayşe Zarakol…
Sarı saçlı, uzun boylu…
“Manken mi” diyebileceğiniz zarif genç kadın, “Koç Üniversitesi Rahmi Koç Yılın Bilim İnsanı” madalyasının bu yıl ki sahibi.
Uluslararası ilişkiler tarihinde “doğu – batı” için geleneksel klasik görüşleri sorgulayan, “batı miladı” yerine “doğu miladını” getiren, fay kırılmaları yaratan küresel bilim insanı olarak “devrimci” yaklaşımını sunuyor.
Tempolu, heyecanını izleyenlere de yayabilen canlı konuşmasıyla dinleyenleri de konunun içine çekebiliyor.
Ayşe Zarakol Koç Üniversitesi Rahmi Koç Yılın Bilim İnsanı Madalya töreninde Mütevelli Heyet Onursal Başkanı Rahmi Koç ve Koç Üniversitesi Rektörü Prof. Metin Sitti’yle…
50 YAŞ ALTI
Koç Üniversitesi Rahmi Koç Yılın Bilim İnsanı madalyası gençleri motive etmek için küresel başarılara imza atmış 50 yaş altı bilim insanlarına verilmekte.
Bu yıl 8’incisi verilen madalyayı alanlardan biri de Prof. Dr. Daron Acemoğlu’ydu.
Ve bir diğeri Koç Üniversitesi’nin şimdiki Rektörü Prof. Dr. Metin Sitti’ydi.
Ayşe Zarakol’a dönelim.
Annesi Necla Zarakol TRT’den ayrılıp İstanbul’a gelmişti.
Genel Yayın Yönetmeni olduğum Güneş Gazetesi’nde Haber Müdürü merhum Altan Aşar’ın yardımcısıydı.
BİR YILDIZ PARLIYOR
Ayşe İstanbul’da eğitimine devam ediyor.
Üsküdar Amerikan Lisesi’ni birincilikle bitiriyor.
Bu arada at biniyor, tenis oynuyor.
Okul dergisinde editör…
3 yıl boyunca Lahey’de oluşturulan “model oturumlarda” uluslararası sorunları tartışmak üzere çeşitli ülkelerden gelen
Lise gruplarından arasında Üsküdar Amerikan Lisesi ekibinde de yer alıyor.
Ayşe yüksek öğrenimi için Amerika’ya gidiyor.
Burslu olarak Middlebury Üniversitesi’ni birincilikle bitiriyor.
Wisconsin Üniversitesi’nde doktora yapıyor.
Bu arada Chicago’da tanıştığı Amerikalı İnşaat Mühendisi Dmitri Jajich ile evleniyor.
Washington and Lee Üniversitesi’nde yardımcı doçent olarak çalışmaya başlıyor.
Bu arada oğlu Kaya Zarakol Jajich dünyaya geliyor.
FAYLARI KIRIYOR
Ayşe’nin doktora tezini geliştirerek yazdığı kitap “Yenilgiden Sonra Doğu, Batı ile Yaşamayı Nasıl Öğrendi (After Defeat: How the East Learned to Live with the West)” bir bakış açısı depremi.
Rusya, Japonya, Türkiye’yi aynı grupta ele alarak ve karşılaştırmalı olarak inceliyor.
Ve yıl 2012…
Ayşe dünyanın en köklü üniversitelerinden Cambridge Üniversitesi’nde Profesör…
Ardarda kitaplar…
Küresel önemde 6 ödül…
Bilimsel dergilerde çok sayıda referans alınan makaleler…
Özellikle batılı tarihçilerin miladını değiştiren kitabına işaret edeyim.
“Batı Öncesi: Doğu Dünya Düzenin Yükselişi ve Çöküşü (Before the West: the Rise and Fall of Eastern World Orders…)”
Yakın zamana kadar bilim insanları “Tarihi Avrupa’dan başlatırken” Prof. Ayşe Zarakol kitabında “13. yüzyıl Asya ve Avrasya büyük güçler coğrafyasından” başlatıyor.
Miladı Cengiz Han…
“Bunun Batı’yı nasıl etkilediğini” de sorguluyor.
Ayşe Zarakol şöyle diyor:
Yakın zamana kadar “düzenin sürekli büyüdüğü, genişlediği sonunda bütün dünyayı kaplayacağı ve orada tarihin biteceği” konuşuluyordu.
Uluslararası liberal düzen, krize girene kadar zannedilen şey herkesin katılımıyla bu düzenin tamamen küreselleşeceğiydi.
Sonrasına ise “tarihin sonu” deniyordu.
Çünkü hikaye 17’inci yüzyıl Avrupa’sından başlatılıyordu.
“Düzenin genişleyip, sadece içindeki büyük güçlerin değişeceğine” dair bir hikayeydi.
Ama işin içine Avrasya’yı da katıp daha önce orada var olan uluslararası düzenlere bakarsanız bazen “çökebileceğini, kaybolabileceğini ve unutulabileceğini” de görüyorsunuz.
Vehbi Koç heykeli Koç Üniversitesi’nin simgesi. Yeni başlayan öğrencilerin bu heykelin yanında fotoğraf çektirmeleri bir gelenek.
VEHBİ BEYİN TUTKUSU
Koç Üniversitesi orman içindeki kampüsüyle her öğrencinin rüyalarını süsleyen küresel iddiada bir üniversite.
Merhum Vehbi bey için bu üniversite, bir tutkuydu.
Kuruluş aşamasında yaşanan bürokratik zorlukları, hatta engelleri, onların nasıl da çabalarla aşılabildiğini yakından biliyorum.
Kampüsteki Vehbi Koç heykeli büyük mücadeleden sonra tutkulu kazanımın simgesidir.
Koç Üniversitesi’nin Mütevelli Heyet Başkanlığını yıllarca yürüten -şimdiki
Onursal Başkanı- Rahmi Koç, yeni Mütevelli Heyet Başkanı Nur Yalman’ın söylemiyle bir “mükemmeliyetçidir…”
Koç Üniversitesi’nin her aşamasında onun parmak izi vardır.
“Mega büyüklükte Koç Grubu’nun başarılarında elbette mutlu olduğunu ama en çok mutlu olduğu anın Koç Üniversite’nde keplerinin havaya atıldığı an olduğunu” söylüyor.
Vehbi Koç’un kendine benzettiği kızı merhume Suna Kıraç’ın da Koç Üniversitesine önemli katkılarının altını çiziyorum ve onu da rahmetle anıyorum.
………………..
Şirazesi bozulmuş dünyada bazen güzelliklerin de yaşandığı, umutların yeşerdiği gecelerden biriydi Koç Üniversitesi Rahmi Koç Bilim Madalyası Töreni…